Sismanoglio Megaro’da tarih konferansı: “Konstantinopolis Manastırlarının İzinde”, 17.05.2016
17 Mayıs 2016, Salı günü, saat 18.00’de Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğu Sismanoglio Megaro’da“Konstantinopolis Manastırlarının İzinde” başlıklı tarih konferansı yer alacaktır.
Konuşmacılar:
Anestis Vasilakeris, “Yeniden Değerlendirilmiş Stoudios Manastırı”
Nicholas Melvani, “Geç Bizans Döneminde (1261-1453) Konstantinopolis Manastırlarında Sanat ve Kültür”
Silvia Pedone, “Kenti Çizmek: Charles F.-M. Texier (1802-1871) veKonstantinopolis’in Hafızası”
Yüzyıllar boyunca, Konstantinopolis manastırları Bizans İmparatorluğu’nun başkentinin kentsel çehresini tanımlamakta mühim bir rol oynadı. Bizans döneminde ve hatta sonrasında, seyyahlar ve hacılar mütemadiyen manastırların güzelliğini övmüş ve kutsal karakterini vurgulamışlardır. Gerçekten de manastır yapı kompleksleri şehrin peyzaj ve silüetinde önemli bir yere sahipti ve bu manastırların keşişleri ve rahibeleri de kamusal yaşamda nüfuzluydular.Yıkılmış durumdaki (Stoudios bazilikası) ve müze yahut cami olarak işlev gören (sırasıyla örn. Kariye/Chora ve Zeyrek/Pantokrator) bazı kiliseler haricinde, İstanbul’un kültürel mirasının bu önemli kısmı kaybolmuştur. XXI. yüzyılın megakenti olan İstanbul’da yaşayan ve şehrin Bizans geçmişini tetkik eden üç bilim insanı zaman içinde yolculuğa çıkarak, çeşitli yaklaşımlardan istifade ederek, Bizanslı sanatçı ve yazarların, Rönesans alimlerinin ve romantik ziyaretçilerin gözünden, Ortaçağ anlatıları, Osmanlı gerçeklikleri ve modern arkeoloji temelinde şehrin bu kayıp kesitini keşfedeceklerdir. Amaçları ise, dindar keşişlerin ve rahibelerin gizemlerini, imparatorluktaki hamileriyle vevarlıklı aristokratlarla karmaşık ilişkilerini, sert siyasi kavgalar ve yoğun kültürel aktivite bağlamında ortaya çıkarmak olacaktır.
Anestis Vasilakeris: Yeniden Değerlendirilmiş Stoudios Manastırı
Yakınzamanda5. yüzyıldankalmaStoudiosManastırı’nınyenidencamiyedönüştürülmesikararı, buanıtadairbilgileriyenisorular ışığındatekrardüşünmemizvedeğerlendirmemiziçin üzücü birfırsatdoğurmuştur. Konuşmamda kent merkezinde büyük bir manastır ve örnek bir kurum olan Stoudios Manastırı’nın özellikleri vurgulanacaktır. Ayrıca bu inşa kompleksinin yapısı ve kent ile ilişkisi, bilginin dolaşıma girmesinde sunduğu katkı ve manastır coğrafyasına yaptığı büyük etki de mekan, hareket, çevre/civar ve mesafe kavramları çerçevesinde tartışılacaktır.
Anestis Vasilakeris Yunanistan’da Arkeoloji okumuş ve Fransa’da École Pratiques des Hautes Etudes’de Bizans Sanat Tarihi ve Arkeoloji alanında yüksek lisans ve doktorasını tamamlamıştır. Doktora tezi Ayanoroz’da bulunan Protaton Kilisesi’ndeki 13. yy fresko atölyesidir. 2006’dan beri Onassis Vakfı’nın desteği ile Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde Bizans Sanat Tarihi ve Mimarisi dersleri vermektedir. Araştırma alanları geç dönem Bizans freskoları ve mozaikleri, Bizans sanatında yaratıcılık ve Türkiye’de Bizans Dönemi Kültürel Miras’dır.
N. Melvani, Geç Bizans Döneminde Konstantinopolis Manastırlarında Sanat ve Kültür (1261-1453)
Geç Bizans Dönemi boyunca, Konstantinopolis manastırları Bizans başkentinin kamusal yaşamında önemli bir rol oynamıştır. Palaiologos Hanedanının imparatorlarının şehrin görkemli geçmişini tekrar canlandırma çabaları, Pantokrator ve Stoudios manastırlarını da içeriyordu. Bu binaların yapı komplekslerinin XXI. yüzyıl İstanbul’u çerçevesinde izini sürmek zorlu bir çabadır ancak şehrin çehresini ve peyzajını şekillendiren belirleyici bir rol oynadıkları da aşikârdır.İmparatorluk ailesi ve Palaiologos aristokrasisinin önde gelen üyeleri, inşaa faaliyetini finanse etmek ve toprak mülkiyeti bağışlamak suretiyle manastırları mütemadiyen desteklemişlerdir. Bazı manastırlar, hanedana ait vakıf gibi işlev görmüş ve aynı ailenin üyelerinin mezarlarını barındırmıştır. Fresklerde, mozaiklerde ve yontularda sergilenen zengin anıt dekorasyonu, bu yapıların “Palaiologos Rönesansı” olarak adlandırılan dönemi yaratan sanatsal üretimin merkezleri olduğunu göstermektedir. Manastırlar, gerek yazma metinlerin çoğaltıldığı merkezler olarak ve gerekse zengin kütüphaneleri ile Konstantinopolis’in yoğun ilmî hayatına katkıda bulunmuşlardır. Ayrıca, bazı manastırlar, sakladığı kutsal emanetleri sayesinde, uluslararası ölçekte geniş hacı kitlelerini kendine çeken kayda değer hac mabedleri haline gelmiştir. Konstantinopolis’in büyük manastırları, Osmanlı fethine kadar ayakta kalmış ve Bizans tarihinin son onyıllarına damgasını vuran olaylara faal olarak müdahil olmuşlardır.
Nicholas Melvani doktorasını Atina Üniversitesi’nde Bizans Arkeolojisi ve Sanat Tarihi alanında tamamladı. Atina’daki Ulusal Helenik Araştırma Kurumu’nun Tarihsel Araştırma Enstitüsü’de araştırmacıdır. Halihazırda Koç Üniversitesi/Stavros Niarchos Vakfı Geç Antikçağ ve Bizans Araştırmaları Merkezi’nde (GABAM) araştırmacıdır. Geç Bizans heykelciliği üzerine bir monografisi yayınlandı ve Bizans heykelciliği, Bizans epigrafisi ile Konstantinopolis’in tarihsel topografisi üzerine makaleleri mevcuttur.
Silvia Pedone, “Şehri Çizmek: Charles Felix-Marie Texier (1802-1871) ve Konstantinopolis'in Hafızası”
Bu konuşma, Konstantinopolis’teki Bizans anıtlarının ve bilhassa ünlü manastırlarının tarihinin “tarihi”nin, XIX. yüzyıldaki tanığı olan Charles Felix-Marie Texier’in bakışı üzerinden görüldüğü ve keşfedildiği haliyle geçmişe dönük izini sürmeyi hedeflemektedir. Bir mimar, arkeolog ve gezgin olan Texier, antik klasik geçmişin izini sürmek için 1830’larda Konstantinopolis’e gitmişken, burada ancak tedricen kendi içinde sanat-tarihsel bilginin özgül bir alanını teşkil edecek bir araştırma konusu bulmuştur. Bu alan Bizans anıtsal mirasıdır. Günlüklerinin ve çizimlerinin detaylı kayıtları aracılığıyla ayrıcalıklı bir bakış açısından, kültürlü bir alimin o dönemde mevcut tarihsel edebi kaynaklar temelinde oluşmuş beklentileriyle, Yunan mirası ve doğu kültürü arasındaki etkileşimin neticesi olan sanatsal ve mimari zenginliklerin son derece özgül nitelikleriyle doğrudan keşfi arasındaki karşılaşmayı yeniden canlandırabiliriz. Bu suretle çizim, tarihsel kimliğin yeniden inşası için analitik bir araç haline gelerek, sadece anıtların görsel yapısını yansıtan bir vasıta olmanın ötesinde, aynı zamanda işlevler ile biçimleri, teknikler ile malzemeleri tetkik etmenin, üst üste binmiş farklı kültürel katmanları ayırt etmenin, tarihteki tahribin ve kreasyonun aralıksız sürecinin bilincine varmanın da bir yolu olacaktır.
Dr. Silvia Pedone, Roma Ulusal Sanat Galerisi (Galleria Corsini)’nde sanat tarihçisidir. Roma Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünde, Fransız gezgin ve mimar Charles Texier (1802-1871)’in Konstantinopolis’teki Bizans anıtlarının çizimleri üzerine hazırladığı teziyle doktor ünvanını kazanmıştır. 2011 yılında Urbino “Carlo Bo” Üniversitesi’nde, Ortaçağ ve Bizans Sanatı Tarihi Bölümünde yardımcı profesör olarak görev yaptı. 2015 yılında İtalya’da Salento Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Halihazırda Koç Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak Küçükyalı’daki Orta Bizans dönemi heykelleri üzerine bir projede çalışmaktadır. Başlıca çalışma alanları, Akdeniz bölgesindeki Bizans oymaları, Bizans sanatı’nda renk kullanımı ve algısı, Konstantinopolis’in topografisi ve anıtlarının Batılı gezginlerin deneyimleri ve kayıtları üzerinden tetkiki, Bizans görsel kültüründe imgelerin statüsü ve ikonlar ile ritual imgelerin sorunlarıdır. Bu konularda kapsamlı yayınları mevcut olup, bunlardan bazıları, V. Cantone ile birlikte hazırladığı yazdığı Phantazontes. Visioni dell’Arte Bizantina (Padova 2013) ile Sensibilia. Colloquium on Perception and Experience başlıklı kitap serisi içinde neşredilen çeşitli ciltlerdir.
Address: Sismanoglio Megaro, Istiklal Caddesi No 60, 34433, Galatasaray-Beyoglu
Telephone:+902122449335 +902122449335
E-mail:
Web site: www.mfa.gr/turkey