Kitap tanıtımı: Çağdaş Yunan Edebiyatı Antolojisi ile Dafnis ve Hloi
22 Mayıs 2014, Perşembe günü saat 19.00’da İstanbul Başkonsolosluğu Sismanoglio Megaro binasında Heyamola Yayınları’nın “Çağdaş Yunan Edebiyatı Antolojisi” ile “Dafnis ve Hloi” kitapları tanıtılacaktır.
Çevirmen – yazar Ari Çokona’nın hazırladığı “Çağdaş Yunan Edebiyatı Antolojisi”nde, Yunan edebiyatının son yüzyıldaki serüvenini gözler önüne seren uzun bir önsözden sonra, Yunan düzyazısının 70 yetkin ustasının eserinden derlenmiş pasajlar sunulmakta, her yazar bir resmi ve kısa bir biyografisiyle tanıtılmaktadır. Kitabın sonunda Yunancadan Türkçeye çevrilmiş düzyazı, şiir, çocuk edebiyatı ve edebiyat dışı kitapların ayrıntılı listesi verilmektedir.
Longos’un III. yüzyıl başlarında yazdığı sevecen pastoral “Dafnis ve Hloi” romanı çevirmen – yazar İo Çokona’nın çevirisi sağda, orijinal metin solda olmak üzere iki dilli sunulmaktadır. Giriş yazısında Antik Roman’a, “Dafnis ve Hloi”nin dünya edebiyatındaki yerine ve kitabın resim, heykel, opera, sinema vb. sanatlara etkilerine değinilmektedir.
Konuşmalar Türkçe olacaktır, giriş ücretsizdir.
ANTOLOJİ KAPAK YAZISI
Halkların iç dünyalarına ayna tutan en yetkin araçlardan biri edebiyattır. Elinizdeki kitap, seçkin yazarlarının kaleminden çağdaş Yunanistan’ın son yüzyılının serüvenini gözler önüne sererek, insanlarının nelere sevinip nelere üzüldüğünü ve bu duygularını nasıl dışa vurduklarını sergilemektedir.
Yorgos Seferis, kendisine Nobel Ödülü’nün sunulduğu törende yaptığı konuşmada, “Küçük bir ülkeye aidim,” demişti. “Halkının mücadelesinden, denizden ve güneş ışığından başka hiçbir şeyi olmayan, Akdeniz’e doğru uzanan kayalık bir toprak parçasına! Ama ülkemizin küçüklüğüne karşın kültür geleneğimiz çok zengindir ve bize kadar aralıksız bir süreklilikle gelmiştir.”
Bu zenginlikten küçük bir örnek vermeye çalışan antolojimiz, kadim komşu Yunan halkını daha iyi tanımanızı sağlayabilirse amacına ulaşmış olacaktır.
DAFNİS VE HLOİ KAPAK YAZISI
Antik dönemde İlyada ile Odysseia gibi eşsiz örnekler veren epik şiirlerden ve Aeschylos, Sofokles, Euripides gibi yazarların tragedyalarından sonra, birçok yazar düzyazıda eserler vermeye başladı. Ancak o dönemde bu eserleri tanımlamak için özel bir terim bulmaya özen gösterilmedi. Aristoteles, Poetika’sında bu türden hiç bahsetmez. Helenistik dönemde doğan ve yavaş yavaş sevilmeye başlayan; aşkı, uzun yolculukları ve insan duygularını konu eden bu güncel hikâyelere drama, vivlio, ya da logoi dendi, çok daha sonra mythistoria [mit anlatımı] ve en son mythistorima adı verildi. Rönesans döneminden beri Latin kaynaklı dillerde bu tür eserlere roman, romanzo, romance, ya da novel isimleri verildi.
Asırlar boyu durmaksızın okunan, yazıldığı gönden bugüne kadar sayısız sanatçıyı etkileyen bu roman dünya edebiyat tarihinde sadece ilk olduğu için değil, edebî değeri açısından da seçkin bir yer kazandı, böylece: “Hastaya şifa verecek, dertliyi avutacak, sevmiş olanın anılarını canlandıracak ve sevmeyene yol gösterecek türden, her insanı mutlu edebilecek bir eser yaratmak istedim” sözleriyle eserine başlayan Longos’un isteği yerine gelmiş oldu.